Pages

Ads 468x60px

17 Mayıs 2013 Cuma

Sık Sorulan Sorular

  • Özel Eğitime Ne Zaman Başlanmalıdır?

Özel eğitime gereksinimi olan bireyin eğitimine tıbbi tanılama süreci tamamlandıktan hemen sonra hiç vakit kaybedilmeden başlanması en uygun olanıdır. Tıp alanında geçerliliği olan “erken tanı, hayat kurtarır” sözü özel eğitim alanı içinde geçerlidir. Bireyin bireysel farklılıklarını belirlemek ve buna uygun eğitim programını bir an önce hazırlayıp uygulamaya geçirmek bireyin eğitim ve öğretim hayatında daha hızlı ve daha kısa sürede yol almasına olanak tanıyacaktır. Aynı zamanda erken eğitim ailelerin, çocuklarının ihtiyaçlarının zaman fark etmeden farkına varmaları ve çocukları için gerekli eğitim ortamlarını hazırlayabilmeleri açısından da büyük önem taşımaktadır.

  • Konuşma Terapisine Ne Zaman Başlanmalıdır?

Özel eğitim alanında olduğu gibi bu alanda da erken tanı çok önemlidir. Ailede yer alan diğer bireylerin geç konuşması, bazı şeylerin gerçekleşmesinin beklenmesi gibi tanı ve terapi sürecinin gecikmesine yol açacak nedenlerden uzak durup hızlı hareket edilmesi gerekmektedir. Ayrıca konuşma terapisine başlamak için bireyin bazı becerilere sahip olması gerektiği doğru değildir. Özel eğitim ve konuşma terapisi aynı zamanda başlamalı ve beraber devam etmelidir.

  • Otizmi Olan Birey Ne Kadar Ve Ne Sıklıkta Eğitim Almalıdır?

Dünyanın pek çok ülkesinde, otizmi olan bireylerin eğitim ortamları ve eğitim programları, bu bireylerin tam zamanlı olarak eğitim almalarını hedeflemektedir. Türkiye’de bun a yönelik çalışmalar olmasına karşın, bu düzenlemeler henüz ihtiyacı karşılayacak nicelikte ve nitelikte değildir. Bu nedenle eğitim ortamları seçilirken, verilen eğitimin sıklığının ve sayısının yanı sıra, alınan eğitimin niteliğinin ve kalitesinin de aile tarafından göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Aileler, birey için düzenlenen eğitim programlarının içeriği, uygulanması ve sürekliliği gibi konularda eğitmenle eşgüdümlü çalışmalı ve kendilerini çocuklarının eğitimi konusunda sürekli yenilemelidirler.

  • Özel Eğitimin İçinde Kimler Yer Almalıdır?

Özel eğirim dünyanın birçok ülkesinde “ekip işi” olarak ele alınır ve pek çok uzmanın bir araya geldiği, özel eğitime gereksinimi olan bireyin farklı ihtiyaçlarına cevap verecek bir ekip tarafından uygulanır. Öncelikle bu ekipte yer alması gereken bireyler şunlardır: özel eğitim uzmanı, özel eğitim uzmanı önderliğinde sınıf öğretmeni, aile bireyleri ve tıp doktorlarıdır. Bunlara ek olarak bireyin ihtiyacına göre konuşma ve dil terapisti ya da patoloğu, psikolog ve fizyoterapist de bu ekibin içinde yer alması gereken uzman personeldir. Ne yazık ki ülkemizde özel eğitim ve konuşma ve dil terapisi gibi alanlarda bu alanlarda eğitim almamış kişiler tarafından eğitim verilmektedir. Bu yüzden ailelerin eğitim verecek kişilerin uzmanlık alanlarını sorması çok önemlidir.

  • Standart Testler

Standart testler, adından da anlaşıldığı üzere belli bir norm gurubu baz alınarak hazırlanmış, bireyin yaklaşık olarak hangi yaş düzeyinde ya da zihinsel düzeyde olduğunu ortaya koyan testlerdir.Standart testler, bize bir bireyin yaş ve zihinsel düzeyi ile ilgili bilgi sağlamakla birlikte, bireysel özellikleri ve bu birey için gerekli olan eğitim ortamlarının hazırlanması gibi konularda ek başına yeterli olmamaktadır.

Bu testlerle, bireyin var olan düzeyi belirlendikten sonra ,genellikle öğretmen yapımı olan ve bireysel farklılıkları daha fazla ortaya çıkaran ölçüt bağımlı testler yani standart olmayan testler ile bireyin “bireysel eğitim programı” hazırlanır.

Ülkemizde otizmi olan bireylere uygulanan standart testler, bu alanda uygulanan standart testlerin sınırlılığından dolayı diğer engel gruplarına uygulanan standart testlerden farklılık göstermemektedir.

Bu testler bireyin genellikle sözel performansını sergilemesine yarayan, bireyi diğer alanlarda kapsamlı olarak yeterince değerlendirmeyen ölçeklerdir. Otizmi olan bireyin en sınırlı olduğu alanlardan biri olan sözel iletişim alanında bu testlerle değerlendirilmesi, doğal olarak doğru sonuçlar vermemektedir. Son yıllarda dünyada yapılan araştırmalar otizmi olan bireye, en yetkin olduğu alan olan görsel beceriler alanında testler uygulandığında, bireyin performansı hakkında daha sağlıklı sonuçlar alınabildiğini göstermektedir.

  • Otizm ve Zihinsel Engel Bir arada Bulunabilir mi?(Mental Retardasyon)
“Otizm Spektrum Bozukluğu” olarak adlandırılan durum, geniş bir yelpazede yer almaktadır. Hiçbir otizmi olan birey diğerine benzer özellikler göstermemektedir ve bu yelpazenin herhangi bir yerinde bulunabilmektedir.Bazı durumlarda zihinsel engel otizmin yanında yer alabilirken,bazı durumlarda yer almamaktadır.Daha önceden sıklıkla inanılan “otizmi olan bireylerin %75-80’i aynı zamanda zihinsel engellidir “ yargısı son yıllarda otizmi olan bireylere sözel testlerden ziyade görsel testlerin uygulanması daha sağlıklı sonuçların alınması ile,gün geçtikçe geçerliliğini kaybetmektedir.Otizmi olan bireyin zihinsel engelinin olup olmadığına standart testlerden çok ölçüt bağımlı testler uygulanarak karar verilmelidir ve bireyin özelliklerine ve performansına uygun eğitim programları desenlenmelidir.

  • Otizm Mi Otistik Belirtiler Gösteren Mi?

Otizm tek başına görülebildiği gibi, başka engel türleriyle birlikte ya da bu engel türlerinin yanı sıra görülebilen bir durumdur.Bireyin otizm ile tanılanabilmesi için;sözel iletişimde sınırlılık,sosyal becerilerde yetersizlik ve tekrarlı davranışların varlığı gibi alanların tümünde gözle görülebilir sınırlılıklar sergilemesi gerekmektedir.Bunun yanı sıra başka engelleri olan bireyler (zihinsel engel,bazı genetik sendromlar) de yukarıda sözü edilen alanların bir veya bir kaçında sınırlılıklar gösterebilmektedir.Fakat bu bireyin otizm tanısı almasına her zaman neden olmamaktadır.

  • Otistik Mi, Otizm Mi Olan Mı?

“OTİSTİK” terimi günlük yaşamda sıklıkla kullanılan bir terim olmasına karşın, dünya literatüründe “OTİZMİ OLAN” ifadesinin kullanımı gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır.Bir bireyi otistik olarak tanımlamak o bireyin var olan diğer özelliklerini (çocuk olması,insan olması) göz ardı edip ,sadece durumu ile tanımlamak anlamına gelir.Bireyi “otizmi olan bir birey” olarak tanımlamak ise; o kişiyi önce bir birey,daha sonra otizmi yaşayan bir kişi olarak tanımlamak anlamına geleceğinden ,daha az örseleyici,daha az onur kırıcı olduğundan ve daha fazla saygı ifade ettiği için daha doğrudur.

  • Otizmi Olan Bireylerin Neden Konuşma Ve Dil Terapisine İhtiyacı Vardır?

Otizmi olan bireyler iletişim alanında problemler yaşarlar. Bireylerle iletişim kuramayan ve kendini ifade edemeyen birey bir takım davranış problemleri göstermeye başlar. Konuşma ve dil terapisinin amacı bireyin iletişim becerilerini arttırmak ve geliştirmektir.

26 Nisan 2013 Cuma

Çocukluğun dezintegratif bozukluğu

3. Çocukluğun dezintegratif bozukluğu: Otistik bozuklukta gelişimsel bozukluklar genellikle yaşamın ilk yılı içerisinde başlarken çocukluğun dezintegratif bozukluğunda en azından iki yıllık normal bir gelişimden sonra belirgin bir gelişimsel gerileme gözlenir. Otizmde motor beceriler göreceli olarak iyi iken çocukluğun dezintegratif bozukluğunda daha önce edinilmiş motor becerilerin bozulması DSM-IV tanı ölçütleri arasındadır. Benzer şekilde çocukluğun dezintegratif bozukluğunda daha önce edinilmiş bağırsak ve mesane kontrolünün yitirilmesi söz konusudur. Otizmin tanı ölçütleri arasında bu ölçüt bulunmamaktadır. Genellikle söylenen, belirtilerin klasik otizmden daha az ciddi ve daha az yaygın olduğudur. Çocukluğun dezintegratif bozukluğunda karşılaşma ve göz teması kurma gibi bazı otistik olmayan kişilik özellikleri devam edebilir. Uygunsuz ve yabancılara yönelik de olsa sevginin gösterilmesi bazen devam edebilir. Bakım veren önemli kişileri tanıyabilir, anne ve babalarını gülerek ya da kucaklayarak karşılayabilir. Gelişimle ilgili yeterli ve sağlıklı bilgi toplanamadığı durumlarda otistik bozukluk tanısı konulmalıdır.

8 Ocak 2013 Salı

Otizm Taraması

Tüm çocuklara rutin otizm taraması tavsiye edildi
Hiçbir gelişim geriliği görülmese dahi, tüm çocukların otizm taramasından geçirilmesi gerektiği bildirildi. Taramanın ilk olarak 18 ay ve daha sonra da 2 yaşında yapılan sağlıklı çocuk kontrolleri sırasında yapılması gerekiyor...
Amerikan Pediatri Akademisi'nin (AAP) yayınladığı yeni rehberde sağlıklı çocuk kontrolleri sırasında otizm taramasının da yapılmasının erken teşhis ve erken müdahale şansını artıracağı ifade ediliyor.
AAP tarafından konuyla ilgili olarak yayınlanan raporda otizm teşhisi ve yapılan girişimlerle ilgili gelişmeler konusunda bilgiler verildi.
Otizmin olası belirtileri
Dil gelişimindeki gerilikler çocukların otizm açısından değerlendirilmeye alınmasına yol açan yaygın nedenlerden biri. Buna karşılık henüz konuşma aşamasına gelmemiş bebeklerde bu kadar belirgin olmayabilen bazı belirtilerin saptanması mümkün oluyor.
Gülümsemenin gecikmesi, anne-babanın bakışlarını izleyememe ve 10-12 ay civarında ismi söylendiğinde ya da anne-babanın işaret etmesine cevap vermemeyi de içeren bu belirtilerden bazıları bebeğin ilk doğum gününden önce fark edilebiliyor.
Otizmin diğer erken uyarı sinyallerinden bazıları ise şunlar:
Anne baba ya da bakıcısı ismini söylediğinde tepki vermemesi;
Anne-baba "şuna bak..." diyerek bir şeyi işaret ettiğinde tepki vermemesi ve kendisi anne-babasına ilginç bir nesne ya da olayı göstermek için işaret etmemesi;
6 ay civarında iletişim kurma amacıyla anne-baba ya da bakıcının konuşmalarına cevap olarak hece tekrarları yapmama;
Gülümsemenin gecikmesi;
İnsanlarla göz teması kurmaması.
Çocuğun tüylü oyuncak, battaniye veya başka bir yumuşak eşya yerine fener ışığı, anahtarlar ya da bir tükenmez kalem gibi sıra dışı eşyalara bağlılık geliştirmesi de bir sorun olduğuna işaret edebiliyor.
Ancak uzmanlar normal olarak gelişen çocukların da sıra dışı nesnelere bağlılık geliştirebileceği ya da otistik pek çok çocuğun da göz teması kurabildiğini hatırlatıyorlar. Dolayısıyla bu ince sinyallerin hiç birinin tek başına kesin bir otizm belirtisi olarak ele alınmaması gerekiyor. Ancak bunların varlığının anne-baba ve doktorlar açısından sorunun daha belirgin işaretleri ortaya çıkmadan önce uyarıcı nitelik taşıyabileceği vurgulanıyor.
Otizmin belirgin işaretleri
Çocuğun mutlaka otizm açısından değerlendirilmesini gerektiren ve çoğu sözel gelişimle ilgili işaretlerin ise şunlar olduğu belirtiliyor:
12 aylıkken hece tekrarlama, işaretle gösterme ve diğer iletişim davranışlarının olmaması;
16 aylıkken hiçbir anlamlı kelime söylememesi;
24 aylıkken iki kelimeli spontan ifadelerin olmaması;
Herhangi bir yaşta kazanılmış olan konuşma becerilerinin veya sosyal becerilerden herhangi birinin kaybedilmesi.
Uzmanlar otizm olan çocukların yaklaşık olarak dörtte birinde sözel gelişimde gerileme yaşandığını vurguluyorlar. Örneğin birkaç ay önce 20 kelime söyleyen bir çocuğun aniden dili hiç kullanmamaya başlaması önemli bir belirti olabiliyor.
Erken müdahale çok önemli
Uzmanlar otizm ve bağlantılı bozukluklarda mümkün olduğunca erken müdahalenin büyük önem taşıdığını ve bu müdahalenin kesin otizm teşhisi konulmadan önce dahi başlayabileceğini belirtiyorlar. Bu nedenle anne-babaların otizmin erken belirtileri konusunda uyanık davranmaları ve çocuk doktorlarının da sağlıklı çocuk kontrolleri sırasında çocuğu bu açıdan da değerlendirmelerinin erken tanı ve girişim şansını artıracağı vurgulanıyor.
Taramalarda iki veya daha fazla risk faktörünün saptanması durumunda çocuğu izleyerek beklemenin doğru olmayacağı da raporda vurgulanarak; böyle durumlarda çocuk ruh sağlığı hekimleri ve ilgili olabilecek diğer uzmanlarla Otistik Yelpaze Bozuklukları açısından eş zamanlı, kapsamlı değerlendirme ve girişimlerin yapılması gerektiği belirtiliyor.
Söz konusu raporlar AAP'nin Pediatrics isimli dergisinin Kasım 2007 sayısında yayınlandı.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız